Haftanın Kitapları: 23.02.2010

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Paul Hoffman

Tanrı’nın Sol Eli

çev. Belgin Selen Haktanır Us

Doğan Kitap, 2010, 349 s.

Fantastik edebiyatın/kurgunun temelinde coğrafyasıyla, tarihiyle, kurallarıyla, işleyişiyle başka bir dünya tasavvuru yatar; elbette, yazarların özellikle hissettirdiği şekilde, yaşadığımız dünyayla da paralellikleri bulunan, ama yine de çoğunlukla “yeni” bir dünyadır söz konusu olan. Paul Hoffman da Kurtarıcılar Tapınağının, Kefaret Uçurumunun, diyarların, farklı görev ve özelliklere sahip efendilerin, lordların, komutanların olduğu, ok, yay ve kılıçların kullanıldığı bir dünya yaratmış romanında. Bütün bunların arasından dünyayı yok edebilme gücüne sahip oluşuyla merkeze oturan karakter ise, on dört yaşındaki Thomas Cale. Kitabın hiçbir yerinde belirtilmemiş ama, roman bittiğinde cevaplanmamış kimi kısımların kalması ve sonunun da buna imkân verecek şekilde oluşu, hikâyenin bir devamının geleceğini düşündürüyor; sıklıkla rastlandığı gibi belki bir üçleme (trilogy) şeklinde...

Jeremy Stangroom

Einstein Bulmacası

çev. Gülin Ekinci

Domingo, 2010, 144 s.

Geçtiğimiz günlerde yetişkinlere yönelik bir oyun, daha doğrusu bir bulmaca kitabı da yayımlandı. Jeremy Stangroom’un görselliğiyle, tasarımıyla da dikkat çeken kitabında, çözülmeyi bekleyen çok sayıda bulmaca ve paradoks yer alıyor. Einstein’ın daha çocukken tasarladığı söylenen “komşular ve özellikleri” olarak isimlendirebileceğimiz bulmacasıyla açılan kitap, sayfalar ilerledikçe zorlaşan, karmaşıklaşan bir yapıya sahip. Eğer kitabın son sayfalarında çözümler yokmuş gibi davranılabilirse, “elden kolay kolay bırakılamayacak” bir kitap olabilir!

China Miéville

Kral Fare

çev. Güler Siper

Yordam Kitap, 2010, 320 s.

Gece geç bir saatte babasının evine dönen Saul, ona hiç görünmeden kendi odasına çekilip yatar; görünüşte her şey normal gibidir, ama ertesi sabah polisin kapıyı yumruklamasıyla uyanır. Babasının öldürüldüğünü öğrenir ve evin içine doluşan polislere göre de tek şüphelidir. Sorgulanmak üzere polis merkezindeki hücreye konan Saul, bir anda karanlıklar içinden sıyrılıp gelen, kendisini Kral Fare olarak tanıtan “karanlık iki göz, keskin bir burun ve ince dudaklar”a sahip biri tarafından “ilginç” bir şekilde kaçırılır. Kendisine Kral Fare diyen bu “gizemli yabancı” aslında amcasıdır ve ona kökleriyle ilgili gerçekleri açıklamasının zamanının geldiğine inanmaktadır; Saul’ün yarı-insan yarı-fare olduğu, üstelik aristokrat bir kan taşıdığı... Babasının öldürülmesi ve sonrasında yakın arkadaşlarını da işin içine katarak hep Saul’ü işaret edecek şekilde işlenen cinayetler, kökeni yüzyıllara dayanan bir hesaplaşmayı işaret etmektedir. Fareler ile fare avcısı arasındaki bu husumet, aslında bizlerin de oldukça iyi bildiği bir hikâyeden kaynaklanmaktadır; Fareli Köyün Kavalcısı... Zamanında “kavalcı”nın elinden kurtulmayı başarmış Kral Fare’ye göre, bütün bu olanlar onun kurduğu komplolardır. Böylelikle Saul amcasının yardımlarıyla fare yanını keşfetmeye, içindeki farenin uyanışını dinlemeye başlar: bayatlamış yiyeceklere duyduğu açlığını, karanlıkta da görmenin onun için artık bir sorun teşkil etmediğini, deliklerin eskisi kadar dar görünmediğini... Sonuç olarak; gerçek kimliğini keşfetmek üzere, Londra’nın yüzeyinden ayrılarak yeraltına, gece dünyasına, kanalizasyonlara, kokuşmuş mekânlara adım atar. Bir başka deyişle, artık “burnunun götürdüğü yere gidecektir”...

Merkezdeki hikâyesiyle, anlatımıyla, göndermeleriyle ve arka planda da davul ve bas’ı (drum and bass), jungle müziğini hissettirişiyle (romanla ilgili bir yazıda, davul ve bas ritimlerinin fare tıkırtılarını anımsattığına dikkat çekilmiş) gerçekten de “sağlam” bir roman Kral Fare. Romanın sonlarında ise başkarakter Saul’ün “krallık” fikrine yaklaşımı, özellikle China Miéville’le ilgili biraz bilgi edinince şaşırtıcı gelmeyecektir.

Kral Fare, Britanyalı yazar China Miéville’in Türkçedeki ilk kitabı, dolayısıyla bir tanışma romanı olarak da nitelendirebiliriz. Yordam Kitap’tan aldığımız bilgilere göre bu tanışma, bir başlangıç; yazarın diğer kitapları da sırasıyla Türkçeye çevrilip yayımlanacak. Yakın dönemin parlak yazarları arasında gösterilen Miéville, aslında fantastik edebiyatı İngilizceden de takip edebilenlerin bir noktada mutlaka karşılaşmış oldukları bir isimdir. Türkçeye çevrilmesiyle ve adından daha da söz ettirdiği, önemli ödüller aldığı diğer romanlarının da çevrileceği haberiyle burada da geniş bir okur çevresi tarafından yakın takibe alınacağı iddia edilebilir.

Andrew King

Tam Sayılar, Kesirler

çev. Çağlar Sunay

İletişim Yayınları, 2010, büyük boy, 64 s.

Kolayca uygulanabilir toplam yirmi dört oyunla, çocuklara matematiğin tam sayılar ve kesirler konuları eğlenceli bir şekilde anlatılmaya çalışılmış. Kitabın, yaş grubu olarak daha çok ilkokul çağındaki çocuklara hitap ettiğini söyleyebiliriz. Çarpma işlemlerini bir zirve tırmanışına benzeterek, kesirleri pizza dilimleri şeklinde hazırlanmış kartonlarla ya da oranları karışık meyve suları hazırlayarak öğrenmek; matematiğin zor anlaşılır, dolayısıyla sıkıcı olduğuna dair artık gelenekselleşmiş düşünceyi yeni neslin kabul etmemesini sağlayabilir gibi görünüyor.